27 Nisan 2007 Cuma

Sevdiklerimiz...

Sevdiğimiz ne olursa, bir insan, bir yemek ya da çiçek , canlı ya da cansız .. Sevdiklerimiz
önemlidir. Hayat koşturmacası içinde onlar unutulmamalı.... Ben unutmayacağım.
Sevdiklerim ! Sizleri çok özledim.

Eski gözdem canım Savaş'ım...


Bu kızlar sevilmez mi ? Benim yeni gözdelerim

Canım arkadaşım Deniz'in ikizleri

Ashley ve Defne


Dilara'm

21 Nisan 2007 Cumartesi

Anlar, sadece yaşanası Anlar yaşamın özeti..

Bu güzel paylaşımın için teşekkürler Onurhan, benim duygularımı çok güzel ifade etti..


ANLAR

Eğer,yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85`indeyim ve biliyorum.. .
ÖLÜYORUM....


JORGE LUIS BORGES


Gidenlerin Ardından....


20.04.2007 tarihi hafızamdan kolay kolay silinecek bir gün olmayacak.
Sabah saatlerinde gece gökyüzünden kayan iki yıldızın yokluğundan haberdar oldum,o kadar sessiz sedasız bir gidişti ki bu...

Onu yıllar önce, 1992 yılında üniversitenin ilk yılı tanıdım,hani o çılgınlık
dönemimiz, başımızda kavak yellerinin estiği dönemler..Işıltısı ve özellikle
Ege'li bir efe duruşuyla asaletinden bir gram eksiltmeyen o çapkın gülümsemesi ile hafızamdan silinmeyen bir kişilikti o. Hatırımda kalan hep güzel şeylerdi yıllar öncesine döndüğümde. Yaşarken farkına varmadığımız
o güzel yıllarından en güzel kişiliklerinden biriydi. Gidişi böyle sessiz sedasız mı olacaktı ? 18.04.2007 gecesi kalp sıkışması ile başlayan ölüme yolculuk onu hiç uyanmayacağı derin bir uykuya götürdü.Kalbim sıkıştı ,tam 10 yıl sonra onu geçmişi anmak için ziyaret etmeyi düşünürken , yanlış bir mekanda buluştuk Sevgili Okay ! Ölüm gerçeğinin bu kadar sert bir tokat etkisi yaratacağını düşünmezdim hiç. Büyümedim derken yaşlanmışız demeye başladım, baba yarısı olan Sevgili amcamı seninle aynı gün yitirmem
ölümü ne kadar doğal karşılamaya çalışsam da doğanın kanununda bir aykırılık olduğunu düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi. Çok gençtin Sevgili Okay, hayatı yaşayamadın,doyamadın hayata..

Huzur içine yatın Sevdiklerim , arkadaşım . Seni göremediğim uzun yılların suçluluğunu yaşadım bugün, 'keşke'leri yaşamayı istemediğim hayatta tek keşkem oldun..

Zaman , mekan , olaylar bu bileşimi sağlayan bir gücün varlığı var. Sonuç üzücü ya da mutluluk verici bu da ona bağlı. Bilinmezlikler ürkütücü bir çekiciliğe sahip . Ben dersimi aldım..

Sevgili okul arkadaşım Okay Selamet'i 32 yaşında geçirdiği bir kalp krizi sonucu kaybettik. Bu genç yaşında
geldiği konumun ağırlığına o genç kalbi dayanamadı. Sevgili arkadaşım 5 ay önce terfi ettiği Finansbank İmes Şube Müdürlüğü görevinde iken bu acı sonu yaşadı. Hayatta amacımız ne bunu sorgulamaya başladım, kariyer mi, para mı, huzur mu? Ya da çok hassas bir denge ile hayattaki amaçlarımızı belirli oranlarda harmanlamak mı
gerekiyor? Kafamda bu soru işaretleri beni kendi içimde farklı bir yolculuğa sürüklüyor.

Ben yaşamdan gerekli dersi alıyorum sanırım, sevdiklerinize sıkıca sarılmak için geç olmasın, ''Keşkesiz'' hayatları yaşamak nasip olsun herkese.. Sevgiyle sevdiklerinizle ve sağlıcakla kalın...


20 Nisan 2007 Cuma

''Denemeler'' (Michel De Monteiqne)

Önerdiğim kitaptan alıntılar..

*Başkalarının bilgin olabilsek bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz.(ayf.29)
*Kusur korkusuyla suç işliyoruz.(syf.31)
*Her şey kırılmaz zinciriyle bağlı kaderin.(syf.44)
*Niçin başka güneş başka toprak ararsın,yurdundan kaçmakla kendinden kaçar mısın?(syf.57) *Saadet bile haddini aşarsa azap olur.(syf.65)
*Kaderin insanlara bir lutfuda namuslu işlerin aynı zamanda en faydalı işler olmasıdır.(syf.73) *Yunanlı bir balıkçı kasırga sırasında Neptunus'a şöyle demiş:"Ey tanrı ister beni kurtar ister batır ,ben dümenimi kırmadan dosdoğru ilerleyeceğim".Zamanımızda nice dönek, iki yüzlü karışık insanlar gördüm ki dünya işlerinde benden daha tedbirli oldukları halde benim kurtulduğum felaketlerden kendilerini kurtaramadılar.(syf.73-74)
*En az bildiğim şeyler tartışmaya en elverişli olanlarıdır.(syf.75)
*Yaşıyor ama bilmiyor yaşadığını.(syf.85)
*Acı masuma da yalan söyletir.(syf.106)
*Bütün umudum kendimde.(syf.108)
*İnsan her yerde hep o insandır ve bir insanın özünde soyluluk olmadımı dünyanın tacını da giyse çıplak kalır.(syf.131)
*Paranın saklanılması kazanılmasından daha zahmetli bir iştir.(syf.147)
*Cimriliği yaratan yoksulluk değil zenginliktir daha çok.(syf.155)
*Zafer zafer değildir,yenilen düşman yenilgiyi kabul etmedikçe.(syf.176)
*Ah bir dost!Eskiler dostluğun sudan ve ateşten daha zorunlu ve daha tatlı olduğunu söylerler,ne doğru!(syf.238) *Halkı bir tek insan ,insanı halk gibi gör.(syf.315)
*Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgarın faydası yoktur.(syf.320)

Denemeler bana bildiğim fakat üstünde hiç düşünmediğim şeyler hakkında düşünme kapısını açtı.Okudukça Monteigne'ye hak verdim ve şaşırdım. Çünkü bunları ben biliyordum ama ya üstünde düşünmemiştim ya da parçaları birleştirmemiştim. Monteigne Denemeleri oldukça akıcı bir şekilde, eğlenceli hikayelerle ve filozofların sözleriyle destekleyerek yazmış. Her konudaki hikayeyi merakla insana okutturuyor.İnsan okurken bol bol da düşünme fırsatı buluyor. Denemeler çok güzel bir kitap fakat her konu o kadar zevkli ki bir hikayeyi okuduğumda bir öncekini unutuyorum.
DİKKAT LÜTFEN OKUYUN !!

19 Nisan 2007 Perşembe

İlk Denemem...

Yıllık izin denince akla ilk gelen yaz ayları, Akdeniz sahilleri ( canım Akdeniz çok özlemişim denizini ) ,plaj, güneş vs vs... İlginç bir tatil anlayışım var benim, bu 5 günlük izni kendime ayırdım, sadece kendime neden bilmem uzak yerler kaçmak, kendime ait olmadığım , kendimle başbaşa kalmadığım zaman sadece yorgunluk oluyor. Bu konuda benim gibi düşünen var mı bilmiyorum !! Kafamın içinde tatile çıktım ben ,beni tutana aşkolsun.. Neler mi yaptım? Düşünün ..hayal gücünün sınırı yoktur, Dünya'yı dolaştım , en uzak sahillere ,egzotik yerler ulaştım, değişik insanlarla tanıştım siz yeter ki isteyin. Üzücü olan şeylerden uzaklaşamadım maaalesef genelde duyarsızlıktan değil ama sadece aşırı hassasiyetten dolayı uzak kalmayı tercih ettiğim Türkiye gündemini takip ettim ,siyaset ile ilgili yorumlarımı bu yazımda kendi ağzımdan çıkan cümlelerle aktarmam çok ağır olabilir imalı bir 'NO COMMENT' ile konuyu atlarsam sanırım mesaj ulaşmıştır herkese..

İzinde ne yaptığımı anlatmak değil elbette amacım , açıkçası izin dönüşü ne yapabileceğimi düşünüyorum. bu blogu oluşturmuş olmam ,genelde yazdığım yazıları paylaşmaktan çekindiğim
için kendimce bir yenilik, bir devrim!! Yıllarca ..taa ortaokul yıllarından beri günlük tutma alışkanlığı olan biri için , bunu herkese açık bir günlükte yapmak ilginç bir deneyim,benim için
cesaret..

Yıllar önce tek hayalim deneme tarzında bir kitap yazmaktı, ama o dönemlerde inandığım tek şey yaşadığım deneyimlerim bana göre ebedi değeri olan ( günümüzde reklam amaçlı, popüler kültür ürünü yeterince kitap var ,buna dahil olmak istemem) bir kitap için yeterli olmadığıydı,
buna hazır olmak yetenek eşliğinde uzun bir süreç , deneyim gerektirir kimbilir bu isteğim belki gerçek olur...Bu dünyadan gittiğimizde yaşadığımızı, burada olduğumuzu ispat eden geride bizden iz bırakacak birşeyler olması gerektiğine inananlardanım. Her insan geride hayırlı bir evlat bırakmayı ister , amaç edinir; ama önemli olan olağan olanı yaşamak değil sıradışı olmak,
farklı olmaktır..Her insan doğar ,büyür,ölür bu süreçte toplumsal kurallara uyma gerekliliği duyarak evlenir,aile kurar, çocuğu olur ve çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek için çabalar..
Bu yaşamın doğal sürecidir, öyle bir süreç ki çocuk ve kariyerin aynı cümlede olması bir ironi olarak şarkı sözüne girmiştir. Günümüzde dürüstlük nasıl insanda olması gereken doğal bir özellik olduğu unutulup, erdem olarak kabul edilmişse insanın doğal süreç dışında yaşaması da erdem görülmektedir. Kısacası BOMBOŞ hayatlarla tükeniyoruz.

Ortaokul da okuduğum ve hala hatırımda kalan kitap Monteiqne'nin 'Denemeler' i dir. Bu yazımı okuyan ve hala bu kitabı okumayan varsa lütfen okusun, orada herkes için vazgeçilmez ve değişmez doğruları göreceksiniz. Sadece bir öneri..

''Issız yerlere kendin için bir Evren Ol.'' Bunu başarana, insan olana ne mutlu ,kendine yet ki çevrene vereceklerin olsun ki mutlu olasın, genç kalasın...

Herkesin bir hikayesi vardır, sokaktaki dilencini, küçük çocuğun, annenin, babanın birbirimizi dinlemiyoruz ki bilelim. Devir dinleme devri değilse okuyalım arkadaşlar birbirimizi anlamak için dinleyemiyorsak, yazalım , paylaşalım, okuyalım o zaman herşey daha ortak ve güzel oluyor..

Cuma 'nın ilk saatlerinde Sevgiyle kalın mesajımı iletmek isterim...

18 Nisan 2007 Çarşamba

Sonunda benim de bir sayfam var...


Teşekkürler Şebnem..

Güzel Bir Çarşamba..

Güzel Bir Çarşamba sabahı herkese merhaba..

Güneşli olmasına rağmen baharı ve sonbaharı anımsatan, tatlı esintisiyle üşüten rüzgarı hissebilmek için de kafamı boşaltmam gerekiyormuş. İnsanın bazı şeyleri yaşayabilmesi
tamamen ruhsal durumu ile alakalı. Başka ne söylenir ki hissettiğim hafifliği sözcüklere aktaramıyorum...Sevgiyle dolu merhaba...