28 Temmuz 2009 Salı

Kendini Doğrulayan Kehanet ''Rosenthal Etkisi''

Harvard Universitesi profesorlerinden Robert Rosenthal 1969 yilinda bir ilkokulda arastirma yapmayi planladigi zaman, psikoloji tarihinde donum noktasi olacak bir bulguyla karsilasacagini bilmiyordu. Ders yili basinda uyguladigi zeka testinden sonra, ögretmenlere her sinifta belirli cocuklarin ustun zekali oldugunu soyledi. Ögretmenlere bu bilgiyi ogrenciler ve onlarin aileleriyle paylasmamalari tembih edildi. Çocuklar gercekte normal zeka duzeyinde cocuklar olup, arastirma geregi rasgele secilmislerdi. Ders yilinin sonunda hayret edilecek iki bulgu ortaya cikti. Birincisi cocuklarin basarisi onceki yillara gore yukselmisti. Ikincisi ise, cocuklar ders yili sonunda uygulanan zeka testinden oncekine kiyasla daha yuksek puan almislardi.

Bu arastirmadan sonraki ilk on yilda bu konuda 345, yirmi yil icerisinde de 464 arastirma daha yapildi ve hepsi benzer sonuclar gosterdi. Bu arastirma sonuclarina gore ogretmenin ogrenci ile beklentisi ne yonde ise, ogrenci o beklentiyi dogru cikartiyor. Ogrencilerinin ustun zekali olduguna inanan ogretmenler de, ogrencilerinin siradan veya sira disi olduguna inanan ogretmenler de hakli cikiyor. Bu etkiye arastirmayi yapan arastirmacidan esinlenerek “Rosenthal Etkisi” veya “Kendini Dogrulayan Kehanet” dendi. Daha sonra farkli alanlarda yapilan benzer arastirmalarda da benzer sonuclar alindi:Yargiclarin saniklarin suclu olduklarina dair onyargilari, kanitlar ve taniklar ne derse desin, daha fazla ceza vermelerine neden olmaktaydi. Bakimevlerinde bakicilarin hastanin iyilesmesine iliskin olumlu beklentileri, depresyon vakalarini azaltmaktaydi. B. Shaw’in Pygmalion (Bir Kadin Yarattim) eserinde Eliza Doolittle “Bir cicekci kizla hanimefendiyi ayiran, ona yapilan muameledir” der.

Hiç yorum yok: